22 eylül
İlk resminden son resmine Arya
Uzun bir hikayedeyim ne başına vardım
Ne sana,,
Diyeceksin ki en son nerede kaldın?
Tam olarak sayfaların içinde bir ayraç olmadan
Okuduğum yeri bulmaya çalışıyorum
Anlarsın ya bir romanda nerede kaldığını unutursan
Bulmak istersen her sayfayı okuman lazım en azından
Hatırladığın son sayfanın çevresi kadar
Ben seni hiç okuyamadım.
Bir gün, bir gece veya bir sabah
Omzundan öperek başlayacağım günün hatrına
Doğmamış her güneşin
Yeryüzünü aydınlatmamış her ayın
Kısacası eksik kalmış evrenin her parçasının
Ellerinden öpüyorum sitem ile..
Sol cebimden düştü az evvel
Denizde ıslanmamış,
Gökte kurumamış
Mavi bir kağıt parçası;
Maviden uzağa doğru
Bir dolap, bir tavşan deliği
Sağ gözümden attı kendinisi
Denizde ıslanmamış
Kurumaya vakit bulamamış
Yitik bir söylence damlası;
Karanlıkta kahramanlıklar görmüş(geceleri değil)
Renksizliğinde saklanmış ağır gelmiş(gecelerinde)
Varsın enlemler, boylamlar sıkışsın aramıza;
Yokluğunun saçlarını öper, koklarım
Yatarım gelemeyişinin göğsüne
Dokunamamak şarkısını dinlerim
Olmayan sesinden..
Duyduklarından çok fazlası vardı anne karnında
Büyüyüp uzayzamanı büken,
Bir gecede ömürlük ihtimaller tüketen,
Zincirinden boşanan gözbebeklerimin
Çığlık çığlığa anlattığı.
Duyulmadıkça odama dolan sessizliği,
Savaşa tutuşan ve ölen hikâyelerim vardı.
Göllerce, ovalarca ağlamak da vardı elbet
İklimlerce nem salmak uzak kalmaların göğüne
Böylesi büyük cürme karışmamak vardı
Baksana;
Sabah ışıkları kırılmasın diye gözlerinin,
Kaç masum gökkuşağının renkleri bulaştı ıslak ellerime
Bir defa olsun uzanamadan gözlerine
Ellerim lanetliyse
Uzun cümlelerim de mi yok üzerini örtmeye?
Olmadığın günlerde,
Gelmediğin yollar boyunca
Sayısız çiçek büyüttü sana
Sahipsiz bir sağanak;
Gelişinden umudu kestiğinde
Ayak izlerinde yıkadı gidişinin
Üç bereketli hasat oldu
Nice hendekler doldu yüzümde
Destansı direnişler için
Şimdi varlığın savurdukça kılıcını,
Yanaklarım kupkuru kalabilsin diye
Yara bantları ıslanıyor kalbimin
Yokluğundan kalan..
Evet evet Arya,
Sen hepsinden güzelsin!
Adında "vals" geçen şarkılar gibi.
Üzeri kaşarlı yemekler gibi,
Kıvırcık saçlı kadınlar gibi
Peşinen güzelsin
Sahiden öylesin!
Esin perisi sanar ya kendisini
Benimle olmadığı kadar
Cennetle sarmaş dolaş belin,
Oysa bilmez;
Yapış yapış olurdu ceplerimde
Kurulmamış hayallerim,
Yazılmamış dizelerim,
Rotasız güzellemelerim;
Öyle tatlılar ki
Ne sen sor
Ne ben eğilip büküleyim.
Sen şimdi uyuyorsun yanıbaşımda
Gelip, sarılmak..
Belki en sevdiğim eylem
Fakat öyle sert ki istihbaratın
Ben daha yanaşmadan
Yok oluyorum
Zaman duruyor,
Saatlerden önce sabırlar tükeniyor
Gözlerini yumduğunda
Çünkü
Durup seni izliyor uykunda
Ah şımarık, ah sana aşık Cennet!
Kırık camlar, kırık kalpler..
Yorumlar
Yorum Gönder